İçeriğe geç

Kanuni nasıl gömüldü ?

Kanuni Nasıl Gömüldü? Osmanlı’nın “Yüce Hükümdarı”na Yapılan Sessiz Cenazenin Ardındaki Gerçekler

Tarihi, yalnızca zaferlerin, ihtişamlı sarayların ve muhteşem fermanların satır aralarından okumak kolaydır. Ancak en kudretli hükümdarların bile son yolculuğu bazen tarihin en sessiz, en tartışmalı sayfalarına yazılır. Kanuni Sultan Süleyman… 46 yıl hüküm sürmüş, “Muhteşem Süleyman” unvanıyla Avrupa’nın bile hayranlığını kazanmış bu padişahın ölümü ve defin süreci, şaşırtıcı derecede sessiz, hatta bir o kadar da sorgulanması gereken ayrıntılarla doludur. Gerçekten de, Osmanlı’nın en güçlü sultanı böyle mi uğurlanmalıydı?

Zaferin Ortasında Ölüm: Kanuni’nin Son Seferi ve Gizlenen Gerçek

1566 yılında Zigetvar seferinde ölen Kanuni, ömrünü savaş meydanlarında geçiren bir hükümdar olarak yine bir seferde son nefesini verdi. Ancak asıl ilginç olan, ölümünün ardından yaşananlar oldu. Osmanlı ordusunun başında moralin bozulmaması için Kanuni’nin ölümü haftalarca gizlendi. Evet, yanlış okumadınız: Devletin kalbi durmuştu ama askerler hâlâ sultanlarının hayatta olduğunu sanarak sefere devam ediyordu.

Bu noktada sormak gerekiyor: Bir hükümdarın ölümünün gizlenmesi, devlet aklının bir gereği mi, yoksa halktan ve ordudan saklanan bir zayıflığın göstergesi mi? “Büyük Osmanlı’nın kudreti sarsılmasın” düşüncesiyle yürütülen bu strateji, aynı zamanda devleti korkularının esiri haline mi getiriyordu?

Kalbi Ayrı, Bedeni Ayrı: Tartışmalı Bir Defin Töreni

Kanuni’nin ölümünden sonra yapılan uygulama, tarihçiler arasında hâlâ hararetli tartışmaların konusu. Ölüm yeri Zigetvar’da iç organları çıkarıldı ve orada bir türbeye gömüldü. Kalbi ve ciğerleri, savaş meydanında kalırken; bedeni İstanbul’a götürüldü ve Süleymaniye Camii’nin yanındaki türbesine defnedildi.

Bu, Osmanlı tarihinde benzersiz bir uygulamaydı. Bir liderin vücudunun ikiye ayrılması, “savaş ruhu burada kaldı” gibi romantik bir açıklamayla süslenmiş olsa da, aslında bir iktidar propagandasıydı. Peki bu gerçekten bir kahramanlık göstergesi miydi, yoksa devleti yönetenlerin halkın duygularıyla oynamasının bir başka şekli mi?

“Muhteşem”in Sessiz Uğurlanışı: İhtişam Nerede?

Bir başka tartışmalı nokta ise Kanuni’nin cenazesinin kendisidir. Hayatı boyunca ihtişamın, kudretin ve gösterişli törenlerin simgesi olmuş bir hükümdar, beklenenin aksine gösterişsiz ve hızlı bir şekilde toprağa verildi. Ne muhteşem bir cenaze töreni, ne de görkemli bir veda…

Bu sade uğurlama, kimi tarihçilere göre tevazunun bir göstergesi; kimilerine göre ise devletin içine düştüğü kaosun bir yansımasıydı. Osmanlı gibi güçlü bir imparatorluğun “ebedi sultanı” bu kadar sessizce gömülmemeliydi. Üstelik bu durum, ardında bıraktığı siyasi boşluğu ve belirsizliği daha da büyüttü.

İktidarın Son Perdesi: Ölüm Bile Kontrol Altında

Kanuni’nin defin süreci, bir liderin ölümünün bile nasıl politik bir araç haline getirildiğini gösteriyor. Ölüm gerçeği bile Osmanlı’da bir “strateji” konusu haline gelmişti. Devlet, halkı ve orduyu sarsmamak için gerçekleri manipüle etti, ölümün simgesel anlamını kontrol altına aldı.

Bu noktada şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bir imparatorluğun gücü, liderinin ölümünü bile saklayabilme kabiliyetinde mi yatar, yoksa o ölümü onurlandırma cesaretinde mi?

Kanuni’nin Gömülüşü: Bir Efsanenin Çatlayan Görkemi

Kanuni Sultan Süleyman’ın gömülüşü, sadece bir hükümdarın bedensel sonu değil; aynı zamanda Osmanlı’nın siyasal zihniyetinin de bir yansımasıydı. Ölümü gizlemek, bedeni ikiye ayırmak, sade bir törenle toprağa vermek… Tüm bunlar, “güçlü imparatorluğun” aslında kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, ihtişamın ardında korkular ve stratejik hesapların yattığını gösteriyor.

Bugün hâlâ Kanuni’nin gömülüşü üzerine tartışmalar sürüyor. Kimileri onu bir kahraman gibi uğurladığımızı söylerken, kimileri de bu sürecin bir liderin değerine yakışmadığını savunuyor. Belki de en önemli gerçek şu: Kanuni’nin bedeni toprağa verildi ama mirası hâlâ mezarında huzur bulamadı.

Ve şimdi sıra sizde: Sizce Kanuni Sultan Süleyman’a yapılan bu defin töreni, bir imparatora yakışır mıydı? Yoksa Osmanlı’nın kudretli maskesinin ardındaki korkuyu mu ortaya koyuyordu? Tartışmayı başlatın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
grandoperabet giriş